İşler tıkırında – internet neden hâlâ bu kadar hızlı büyüyor?
İnternet dur durak bilmiyor, sürekli büyüyor. 2025’in başlarına geldiğimizde dünyada tam 1,12 milyar web sitesi vardı ve her saniye yaklaşık iki yeni site ekleniyor. Bu büyümenin arkasındaki ana nedenler mi? Tıklanma savaşı ve yaklaşık 160 milyar dolarlık dev bir hosting pazarı. Üstelik bu pazar her yıl ortalama %17 büyüyor.
Peki bu büyümeyi en çok kimler körüklüyor? İki büyük güç var. İlki: Küçük işletmeler. Hâlâ hızla internete akın ediyorlar, e-ticaretin nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. GoDaddy, IONOS ya da Wix gibi hosting firmaların sunduğu uygun fiyatlı site kurma paketleriyle, İzmir’deki bir kahve dükkanı ya da Van’daki bir gelinlikçi tek gecede online dükkan açabiliyor.
İkinci güçse hükümet destekleri. Küçük ve orta ölçekli işletmelere verilen dijital dönüşüm teşvikleri, yani “web sitesi kur, parasını biz verelim” tarzı hibeler, yeni girişimcileri internete taşıyor. Hangi ülkede bu tür destekler verilse, hosting firmaları anında talep patlaması yaşadıklarını söylüyor. Hosting gelirleriyle küçük işletme sayısı arasında ciddi bir bağ var.
Altyapı yarışı: Bulut savaşı ve yapay zekâ
Büyük şirketler ise şu sıralar tam anlamıyla bir bulut altyapısı savaşında. Hem de yapay zekâ sayesinde. Gartner’a göre firmalar bu yıl kamuya açık bulut servislerine 723 milyar dolar harcayacak – bu rakam 2024’te 595,7 milyardı.
AWS, Microsoft ve Google Cloud bu talebe yetişebilmek için 200 milyar dolardan fazla yatırım yaptı. Beton döküyorlar, veri merkezleri kuruyorlar, yapay zekâya hazır altyapılar inşa ediyorlar.
Ama bu kadar büyük yatırımlar sadece birkaç devin elinde toplanınca endişeler de artıyor. İnternetin bel kemiği sayılan bu altyapılar birkaç firmanın elinde olursa ne olur? Korkulan şeyler artık teoride kalmıyor: Bu ay Google Cloud birkaç saatliğine çökünce etkileri her yere yayıldı.
Peki her şey güllük gülistanlık mı?
Tabii ki değil. Yeni anketler gösteriyor ki, şirketlerin çoğu bu yıl bazı sistemlerini buluttan geri çekmeyi planlıyor. Sebep mi? Artan faturalar ve uyumluluk sorunları.
Bir diğer endişe ise enerji tüketimi. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre veri merkezleri 2030’a kadar dünya elektriğinin %3’üne yakınını tüketebilir.
ABD’de 2023’te bu oran %4,4’tü ve bu gidişle 2028’de %12’ye ulaşabileceği söyleniyor. Şirketler sürekli “karbon nötrüz” diyor ama gerçek ne durumda belli değil; veriler parça parça ve dağınık. Uzmanlar yeşil enerjiye geçişin yeterli hızda olmadığından endişeli.
Gelecek nereye gidiyor?
Genel beklenti, sektörün 2030’a kadar büyümeye devam edeceği yönünde. Ama bu büyümenin şekli değişiyor. Mesela “hibrit sistemler” yeniden gözde. Yani her şeyi bulutta tutmak yerine, bazı işleri şirket içinde veya bölgesel veri merkezlerine taşımak popülerleşiyor.
Bir de gelişmekte olan ülkeler dikkat çekiyor. IDC, Latin Amerika’da bulut harcamalarının çift haneli oranlarla büyüyeceğini öngörüyor. İnternet ve finans teknolojileri yaygınlaştıkça, bu bölgelerdeki talep de artıyor.
Dev şirketler sürdürülebilirlik konusunu artık daha ciddiye alıyor. Yeşil hosting’e talep yükseliyor, bağımsız denetimler ve çevre sertifikaları daha çok önemseniyor.
Her yeni kahve arabası bir e-ticaret eklentisi satın alıyor, her banka dolandırıcılık tespiti için yapay zekâ eğitiyor. Tüm bu işler için bir internet adresi, bir “yuva” gerekiyor. Ve çoğu kişi bu işi kendisi uğraşmadan halletmek istiyor.
Ama maliyetler yükselirken ve rekabet kızışırken, 2025 “sınırsız büyüme” hikayesinin yavaş yavaş değişmeye başladığı yıl olabilir.